31 Aralık 2007
o masal yine başladı, parlaklaştı evren birden
sevdiceğim günlük,
bu sabah ankara'dan döndük. sergiyi derledik topladik, kutulara tıkıştırdık. yedik içtik, güldük eğlendik. bol bol konuştuk, bazen sustuk. velhasıl güzel oluyor bu sergi gezmeleri. hele bi de gidilen yerlerde eş dost varsa kaynatacak, değme keyfine.
senin de yukarıda attığın tarihten idrak etmiş olduğun gibi kaşla göz arasında 2007 de bitiverdi. aslında çok da kaşla göz açıp kapayıncaya kadar çabuk geçmedi. hayatımda bi çok değişiklik oldu. evde hayat çok parlak geçmedi. hastalıklar, sıkıntılar, umutsuzluklar... işte ise ilk aylarda dergi sonrası kararsızlığı, ne yapacağını bilememe boşluğu, 10 yılın yorgunluğunu atma çabası ağır bastı. ama iyi şeyler de oldu. örneğin cazcı gurulimo'nun yavruları oldu, ofisimiz renklendi. yazdan sonra, ne yapmak istediğimize dair fikirlerimiz daha belirginleşti. genç soluklar'ın dördüncüsünü yaptık. yeni arkadaşlar edindik. alec soth'u bağrımıza bastık. rufus wainwright ve amy winehouse'u keşfettik. ve dinar bandosu, ayyuka, mark ronson'u...
fakat bu yılı benim için anlamlı kılan iki şey oldu. bir tanesi uzun yıllar önce hayatıma girmiş olan ama epeydir bir kenarda nadasa bırakmış olduğum bir şey. fotoğraf. daha doğrusu fotoğraf çekmek. sonu nereye varır bu fotoğraf çekme işinin kestiremiyorum ama şimdilik aramız iyi. diğeri ise hayatıma yılın son aylarında giren ve epeydir bir kenarda nadasa bırakmış olduğum bir duyguyu harekete geçiren bir kişi. onunla da aramız iyi.
rana bugün yeni yıl falını gönderdi yengeçlerin. fevkaladenin fevkinde geçecek sanki önümüzdeki yıl. her ne kadar bu fal işlerinden anlamasam ve inanmasam da bu kez inanasım var.
mutlu yıllar.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
1 yorum:
son cümleyi
tekrarlamak isterim:
mutlu yıllar.
Yorum Gönder