16 Ağustos 2008

olay vııı ya da konser

ağzımdan çıkanlar beni de şaşırtıyordu. sanki arkamdan başka biri benim yerime konuşuyor bense ağzımı oynatıyordum. düpedüz playback yapıyor gibi hissediyordum. bi nevi milli vanilli hadisesi. bir yandan konuşup bir yandan yürümeye devam ettik. iskelenin çıkışında, hemen sağ taraftaki büfenin önündeki boşlukta, deniz kenarına konuşlanmış müzisyenler, dünya müzik günü konserinin son hazırlıklarını yapıyordu. kimse olayın farkında olmadığından henüz çok küçük bir kalabalık toplaşmıştı etraflarına. "istersen takılalım biraz, ne dersin?" önerisini geri çevirmedim. çünkü ne olup bittiği konusunda durup düşünmeliydim bi süre. konser bahanesiyle muhabbete ara verecek olmamız işime gelmişti. konser muammer ketencoğlu ve balkan yolculuğu topluluğu'nundu. oynak balkan havaları eşliğinde çevremiz yavaş yavaş kalabalıklaştı. ortam batan güneşin de etkisiyle ısınmaya, dinleyiciler dünden hazır bi şekilde kıpırdanmaya başladıkça kafamı toplamam güçleşiyordu. çok da iyi bir fikir değildi galiba bu konser molası. nerden tanıyordum ben bu M'yi? sanki daha dün görüşmüşüz tadında sorduğu sorulardan anladığım kadarıyla epey bi tanışıklığımız vardı. işin tuhaf yanı ben de benzer samimiyette tınlayan cevaplar veriyordum. yani ağzım veriyor ben de dinliyordum. yaşı aşağı yukarı benim kadardı. yoksa lise ya da üniversiteden arkadaşım mıydı? ya da bi senelik dillere destan reklam ajansı maceramdan? bikaç şarkı bu sorulara cevap bulmaya çalıştıysam da bir türlü hatırlayamıyordum. ortam da iyice şenlenmişti. şarkılara eşlik edenler, ortaya çıkıp göbek atanlar... baktım böyle olmayacak, kulağına eğildim ve "hadi sana gidelim" dedim.

2 yorum:

mehmet bizansbeyi dedi ki...

"hasidesi" değil de "hadisesi" olcak sanırım.

bölümün sonu da tefrikalar gibi merak uyandırıcı.

Adsız dedi ki...

istanbul istanbul olalı çok gördü böyle keder ama her keder kendi içerisinde bir başka güzel