11 Temmuz 2008

olay


olayı kaçırmıştım. her zamanki gibi rahat davranıp, ne de olsa bu olay da zamanında gerçekleşmez diyerek salınadurmuştum. ve olay yerine vardığımda olay nihayetlenmişti. sükût-u hayal. ama etraf çok kalabalıktı yine de. demek ki olay daha beş on dakika önce -di'li geçmiş zaman statüsüne geçmişti. bu yüzden, henüz dumanı üzerinde tüterken, sağdan soldan olayla ilgili ufak tefek ipuçları edinebilirdim. denedim de. kaldırım taşları her yenilendiğinde şekilden şekile giren küçük meydanda öbekleşen insanlara yanaştım. hararetle konuşuyorlardı. neden olayın devam etmesi engellenmişti? ama bu bile olayın başarısına işaretti. of ne demekti tüm bunlar? bana daha somut veriler gerekiyordu. bu iş onun bunun konuşmasına kulak kabartarak olmayacaktı. bir bilene sormalıydım. ama kimdi bu bir bilen? ya da kimdiler? kimin elindeydi bu veriler? tabii ki başaramadım. daha ilk görevimde hüsranla tanışmıştım. fakat kendimi avutmam çok da zor olmadı. gamyemezliğin böylesi! ne de olsa bu bi son dakika göreviydi. üstelik yerine getireceğim konusunda yüzde yüz güvence vermemiştim işverenime. hem işverenim diye adlandırdığım kişi yakından da yakın bi dostumdu. durumumu anlar, bu görevi bana hiç vermemiş gibi hafızasının derinliklerine ittiriverirdi. devede kulak bile sayılmazdı aramızdaki tarifi güç ilişkinin yanında bu görev başarısızlığı. ileride bunu yüzüme vuracak değildi elbet. artık iyice rahatlamıştım. adeta koyvermiştim. irili ufaklı grupların yanına sokulup kulak kabartmayı bıraktım. gönül rahatlığıyla caddeden aşağı salıverdim kendimi ve olay mahallinden uzaklaştım.
(devamı var)

Hiç yorum yok: