
dünya müzik günü'nün tanıtım broşürünü evire çevire varmıştım vapur iskelesine. en azından karşıya geçtiğimde iskeledeki konseri izleyebilecektim. hatta belki kafama eser dinar bandosu'nun çalmakta olacağı vapurla tekrar geri döner, o iskeledeki konseri de izler, hızımı alamazsam da sultanahmet'teki son konsere giderdim. fakat gel gör ki hayat öyle plan mlan dinlemiyor. her zamanki gibi vapurun arka güvertesine çıktım. hemen ilk sıraya doğru ilerlerken bir de ne göreyim. hüsranla sonuçlanan görevimin kapsama alanına giren olaya ait pespembe pankartı kucağına koymuş oturmakta ve gazetesini okumakta olan bir fani. yoksa gökte aradığımı yerde mi bulmuştum? görev bilincim damarlarımda hızlı hızlı akmaya başlamıştı birden. hem işverenimin karşısına gururla çıkacaktım hem de kendime güvenim yerine gelecekti sonunda. artık bu çekingenliği üzerimden atmanın vakti gelmişti. bu kez ilk adımı ben atmalıydım. sırtımı dikleştirdim, sesimi temizledim, üstüme çekidüzen verdim, söze nasıl başlayacağımı zihnimde bikaç kez prova ettim. velhasıl hazırdım.
(devamı olmaz mı)
2 yorum:
ya olmazsa? diye endiselere gark vaziyetteyim..
harika gidiyor!
Yorum Gönder