bir anne evladını çok iyi tanır

yine hızlı geçmeye başladı günler. bir yandan yeni projeler diğer yandan festival sergileri... bu arada gezdiğim sergilerle ilgili notlarımı düşecektim sana di mi sevgili günlük. haklısın atladım. tütün deposu'ndaki sergilerden başlayayım. ne de olsa en fazla sergi orada var. öncelikle tütün deposu'ndaki bazı sergilerin ana tema (kent/kentlileşme-kesişmeler) ile kesişmelerini biraz zoraki ve içeriklerini zayıf bulduğumu söylemeliyim. örneğin giriş katındaki beniot grimalt'ın "modern şehirde modern yaşam" sergisi. kimse kusura bakmasın ama ıssız bir geçitten geçen insan fotoğraflarıyla modern şehirde modern yaşam nasıl anlatılıyor ben kavrayamadım. ışık ve grafik olarak bakılası fotoğraflardı belki ama sadece o kadar. keza 3. kattaki ioanna fatiadou'nun "dışarıda bir gece" sergisi. çok çok fazla tekrar olan bir sergiydi. bir de ikinci kattaki basın fotoğrafları (ap, zaman...) sergilerinin temayla hiç örtüştüğünü sanmıyorum. bu nedenle de en azından festivalin ana mekânında tema sergileriyle birlikte sergilenmelerini bir organizasyon hatası olarak yorumluyorum. tütün deposu'nda beğendiğim sergilere gelirsek: giriş katındaki xing danwien'in "kent murmacası" sergisi, ikinci kattaki michael wolf'un "100x100" ve "yoğunluk mimarisi" sergileri ve üçüncü kattaki silva bingaz'ın "kıyı" sergisi. diğer sergileri de ilerleyen günlerde yazarım.


siyah beyaz filmden bir şeyler yükleyeceğim demiştim ama tarama fırsatım olmadı. onun yerine bugün banyodan aldığım son makaradan bir fotoğrafla şenlendireyim bloğu. bu aralar atatürk fotoğrafları çekmişim çok fazla. bu da ilkokulumun bahçesindeki atatürk büstü.