10 Ocak 2007
4 gün olmuş yazmayalı. hayranlarımın ısrarlı serzenişleri olmasa bugün de yazmayacaktım esasında. pek bir şey olmuyor bu aralar. ev-iş, iş-ev, telefon-hastane, hastane-telefon, yeni projeler-parasızlık, parasızlık-yeni projeler, refik-gurul, gurul-refik derken geçiyor günler peşi sıra. bugün de sıradan bir gündü gerçi ama rutini bozan bir iki randevumuz vardı.
ilk olarak alp'in uzun zamandır sözünü ettiği, arkadaşı kerem'in kurduğu yeni bir baskı stüdyosuna gittik. atelier elipsis. fotoğraf baskısı yapıyorum diyen meşhur laboratuvarlar artık ortalıkta nasıl gezinecek bilemiyorum. atelier elipsis, diğer iddialı laboratuvarlardan farklı olarak müze standartlarında pigment baskı yapıyor. ama asıl önemlisi aydınlık odanın duvar renginden test baskılarının incelendiği yerdeki ışık ayarlarına kadar en ince ayrıntılar düşünülmüş ve bu işlerin en hayati kısmı olan baskı öncesi hazırlık aşamasında dünya standartlarında çalışıyorlar. nihayet fotoğraflar hakettiği biçimde basılacak, kulaktan dolma babadan görme usullerle değil. bu arada atölyeye giderken iskemle serim için bir ön çekim yaptım. aşağıda görüyorsunuz.
atölyeden sonra bizim ofiste aylin'le (dinçel) buluştuk. genç soluklar-III'te "deniz ve insan" portfolyosu olan aylin. yeni projelerimizden biriyle ilgili olarak konuştuk ve son yaptığı işlere baktık. bu arada genç soluklar'ın dördüncüsü bu yıl düzenlenecek. duyuruları yakında başlayacak.
atölyede otururken üzerimize üzerimize gelmeye başlayan sis akşama doğru tüm istanbul'u esir aldı. vapurlar, motorlar karmakarışık. zar zor eve gelebildim. ama sisin de kendine has bir güzelliği var. yarın esas kameramı yanıma alayım da yine sis olursa doğru dürüst fotoğraf çekeyim.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder